-
1 götürmemek
v. (neg. form of götürmek) take, carry, take away, carry away, lead, guide, bear, bear away, conduce, get, lead on, put across, remove, take off, usher, whip off -
2 içi götürmemek
1) не выде́рживать, не переноси́тьiçim götürmez — моё се́рдце не вы́несет
2) не позволя́ть - о со́вести -
3 midesi götürmemek
-
4 pirinci su götürmemek
-
5 şaka götürmemek
not to be a joking matter -
6 götürmek
вести́ довести́ отвести́ подвести́ своди́ть* * *-i, -den, -e1) нести́, относи́ть, уноси́тьbunları eve götürüyorum — я несу́ э́то домо́й
2) везти́, отвози́ть, увози́тьsizi araba ile götürürüm götürmek — я отвезу́ вас на маши́не
3) вести́, отводи́ть, уводи́тьçocuğu okula götürmek — отвести́ ребёнка в шко́лу
evine kadar götürmek — проводи́ть до до́ма
4) переноси́ть, перета́скиватьeşyaları götürmek — перевози́ть ве́щи
5) приводи́ть к чемуbaşarıya götürmek — привести́ к успе́ху
patika sizi ormanın kenarına götürür — тропи́нка вы́ведет вас на опу́шку ле́са
6) -i сноси́ть что; уноси́ть тж. перен.duvarı su götürdü — сте́ну снесло́ водо́й
hastalık çok insan götürdü — боле́знь мно́гих унесла́
7) выноси́ть, сноси́ть, переноси́тьbunu içi götürmez — она́ э́того не вы́несет
itiraz götürmez bir sesle — то́ном, не те́рпящим возраже́ний
şaka götürmemek — не переноси́ть шу́ток
8) подноси́тьkaşığı ağzına götürmek — поднести́ ло́жку ко рту
-
7 iç
1.1) врз. вну́тренность, вну́тренняя часть (чего-л.)evin içi — вну́тренняя часть до́ма
2) внутренняя часть, заключённая в твёрдую оболочку: сердцеви́на, ядро́ağaç içi — ядро́ древеси́ны
badem içi — минда́лина
ekmek içi — мя́киш
3) начи́нка, фаршkabak içi — начи́нка для кабачко́в
4) вну́тренности, нутро́, утро́баiçi bulanmak — мути́ть, испы́тывать тошноту́
5) се́рдце, душа́, духо́вный мир ( человека)içim ferah — на душе́ у меня́ ра́достно
içimde bir heyecan vardı — у меня́ на душе́ бы́ло ка́к-то неспоко́йно
içime bir şüphe düştü — в меня́ вкра́лись сомне́ния
6) то, что совершается в пределах чего-л.şehir içi haberleşme — внутригородска́я перепи́ска
aile içi ilişkiler — внутрисеме́йные отноше́ния
7) разг. содержа́ние2.1) врз. вну́треннийiç avlu — вну́тренний двор
iç kapı — вну́тренняя дверь
2) ни́жний, нате́льный ( о белье)3.в функции служ. имени- içiınde- içinden••- içini açmak
- içi almıyor
- içine almak
- içine atmak
- içi bayılmak
- içini boşaltmak
- içi cız etti
- içi çekmek
- içine çekmek
- içini çekmek
- iç çekmek
- iç geçirmek
- içi çıfıt çarşısı
- içinden çıkmak
- içini çürütmek
- içi daralmak
- içi dayanmamak
- içine dert olmak
- içi dışı bir
- içi dışına çıkmak
- içine doğmak
- içine dokunmak
- içini dökmek
- içinde duymak
- iç etmek
- içine etmek
- içi ezilmek
- içini ezmek
- içinden geçirmek
- içi geçmek
- içinden geçmek
- içinden gelmek
- iç gıcıklamak
- içi gitmek - içine hüzün çökmek
- içim ısınıyor
- içi içine geçmek
- içine işlemek
- içi içine sığmamak
- içi içini yemek
- içi kabul etmemek
- içi kalkmak
- içi kabarmak
- içi kan ağlamak
- içinden kan gitmek
- içine kapanmak
- içi kararmak
- içi kazınmak
- içi kıyılmak
- içinden bir şeyler kopmak
- içine kurt düştü
- içini kemirmek
- içini kurt yemek
- içinden okumak
- içini okumak
- içine oturmak
- içine öyle gelmek
- içi paralanmak
- içi parçalanmak
- içi parça parça olmak
- içim rahat değil
- içini sarmak
- içine sıçmak
- içi sıkılıyor
- içini sıkmak
- içi sızlamak
- içi burkulmak
- içine sokacağı gelmek
- içi sürmek
- içine tükürmek
- içi yağ bağlamak
- içinin yağı erimek
- içini yakmak
- içi yanmak
- içinden yanmak
- içini yemek
- içinde yüzmek
- para içinde yüzüyor -
8 içi dayanmamak
см. içi götürmemek -
9 mide
желу́док (м)* * *анат.желу́докmide ağzı — входно́е отве́рстие желу́дка
mide kapısı —привратник
mide suyu — физиол. желу́дочный сок
mide ülkeri — мед. я́зва желу́дка
••- mide bulandırmak
- mide fesadı
- mide fesadına uğramak
- midesi kaldırmamak
- midesi almamak
- midesi götürmemek
- midesi kazınmak
- midesi ezilmek
- mideye oturmak
- midesi yanmak
- midesi ekşimek
- midesi kaynamak -
10 midesi kaldırmamak
= midesi almamak, = midesi götürmemek а) потеря́ть аппети́т / жела́ние есть (из-за или отвращения, брезгливости)б) коробить; внуша́ть отвраще́ние -
11 pirinci su kaldırmamak
= pirinci su götürmemek обижа́ться по пустяка́м, не терпе́ть шу́ток -
12 pirinç
рис (м)* * *I 1. озвонч. -ciлату́нь, жёлтая медь2. озвонч. -ciлату́нныйpirinç boru — лату́нная труба́
pirinç saç — листова́я лату́нь
II озвонч. -ci; бот.pirinç tel — лату́нный про́вод
рис посевно́й [культу́рный]••- pirinci su götürmemekpirince giderken evdeki bulgurdan olmak — посл. погна́вшись за большо́й вы́годой, потеря́ть и то ма́лое, что име́ешь
- pirincin taşını ayıklamak -
13 şaka
шу́ткаşakaya almak — принима́ть в шу́тку
şakaya boğmak / bozmak / dökmek — обрати́ть в шу́тку
şaka etmek — шути́ть
şakaya gelmek — переноси́ть шу́тки
şakaya gelmemek — а) не переноси́ть шу́ток; б) быть неуме́стным ( о шутке)
şakaya getirmek — а) говори́ть о серьёзном в шутли́вом то́не; б) разряди́ть обстано́вку шу́ткой
şaka gibi gelmek — воспринима́ть как шу́тку, не пове́рить
şaka götürmemek — не терпе́ть шу́ток; не воспринима́ть шу́ток
şaka iken kaka olmak, şakayı kakaya çevirmek — неуме́стная шу́тка по́ртит дру́жбу
şaka kaldırmak — терпе́ть шу́тки
şaka söylemek — сказа́ть в шу́тку
şakaya vurmak — обрати́ть в шу́тку
şaka yapmak — подшути́ть, разыгра́ть
şakası yok — не до шу́ток
-
14 tartışma
диску́ссия (ж) обсужде́ние (с) пре́ния (мн)* * *1) гл. имя от tartışmak2) спор, ди́спут, диску́ссияtartışma götürmek — претерпе́ть, выноси́ть (спор, диспут и т. п.)
tartışma götürmemek — не терпе́ть, не переноси́ть спо́ров / ди́спутов и т. п.
tartışmaya girmek — нача́ть спо́рить, диспути́ровать и т. п.
-
15 götürmek
( evine nach Hause) bringen; Kind ( okula zur Schule) bringen; Waren transportieren; (-e) zu einem Ergebnis führen; (-e jemandem) Grüße bestellen, ausrichten; jemandem den Rest geben, jemanden fertig machen; Krankheit jemanden dahinraffen; Kugel z.B. jemandem das Bein wegreißen; Mauer umreißen, wegspülen (durch Wasser); Gewinn, Überschuss ausgleichen, zunichte machen; Slang: jemanden abschleppen;alıp götürmek jemanden (ergreifen und) abführen;başarıya götürmek zum Erfolg führen;-e selam götürmek jemandem Grüße bestellen, ausrichten;-i sofraya götürmek jemanden zu Tisch führen;şaka götürmemek keinen Spaß verstehen -
16 münakaşa
münakaşa [-nɑː-] Diskussion f; Streit m; Meinungsverschiedenheit f;münakaşa götürmemek außer Frage stehen, unbestritten sein;münakaşa yapmak (a etmek) v/t diskutieren, debattieren -
17 su
su <- yu> Wasser n; Saft m;su baskını Überschwemmung f; Hochwasser n;su etmek leck sein;su geçirmez wasserdicht;su gibi akmak wie im Flug vergehen; viel trinken, fam saufen;su gibi bilmek aus dem Effeff wissen;su gibi gitmek Geld dahinschmelzen;su gibi konuşmak (okumak) fließend sprechen (lesen);su götürmemek fig auf der Hand liegen;su götürmez unumstritten, offenbar;-in su götürür yeri olmamak unumstritten sein;su ısıtıcı Warmwasserbereiter m;su içinde mindestens;su içinde kalmak in Schweiß gebadet sein;su işleri Bewässerungsarbeiten f/pl;su katılmamış fig reinsten Wassers;su kayağı Wasserski n;su kayağı yapmak Wasserski fahren;su koyuvermek Saft ausscheiden; fig die Flinte ins Korn werfen; einen Lachanfall bekommen;su seviyesi Wasserspiegel m;su yüzüne çıkmak offenbar werden;su yatağı Wasserbett n;sudan ucuz spottbillig;suya düşmek fig ins Wasser fallen;suya sabuna dokunmamak fig heikle Dinge vermeiden;suyun başı Quelle f;-in suyuna gitmek, suyunca gitmek jemandem nicht widersprechen;suyunu çekmek Wasser absorbieren; fig Geld usw verbraucht werden;çamaşır suyu (chlorhaltiges) Bleichmittel n;maden suyu Mineralwasser n;mide suyu Magensaft m -
18 şaka
şaka Scherz m, Spaß m;şaka etmek scherzen;şaka gibi gelmek höchst unwahrscheinlich sein, jemandem spanisch vorkommen;şaka kaldırmak Spaß verstehen;şaka maka Scherz beiseite;şaka maka derken während man noch scherzte;-e şaka yapmak scherzen (-le mit D);-i şakadan yapmak zum Scherz tun A;-i şakaya boğmak ins Scherzhafte verkehren A;şakaya gelmek Spaß vertragen können;-in şakası yok es ist nicht zu scherzen mit;şaka bir yana! Scherz beiseite! -
19 götürmek
1) В уноси́ть, относи́ть; отвози́ть; нести́götürüp vermek — отнести́, отда́ть, верну́ть
arabayı götürmek — отвести́ маши́ну
3) В переноси́ть, перета́скиватьeşyaları götürmek — перевози́ть ве́щи
4) Исх., Д приноси́ть (напр. новости)haber götürmek — сообщи́ть изве́стие
5) В, Д приводи́ть к чемуbaşarıya götürmek — привести́ к успе́ху
7) В доводи́ть до кра́йности8) В вбира́ть, вса́сывать, впи́тывать9) В перен. переноси́ть, выноси́ть, претерпева́тьşaka götürmemek — не понима́ть (не переноси́ть) шу́ток
-
20 münakaşa
- 1
- 2
См. также в других словарях:
pirinci (çok) su kaldırmamak (veya götürmemek) — (birinin) alıngan, çabuk darılır olmak, şakadan anlamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tartışma götürmek (veya götürmemek) — bir konu tartışmaya açık olmak (veya olmamak) İki yandan gelen arabaların orada yolu tıkadığı tartışma götürmez. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
midesi almamak (veya kaldırmamak veya kabul etmemek veya götürmemek) — 1) hastalık, tiksinme vb. sebeplerle bir şeyi yiyememek 2) mec. çirkin bir şey karşısında huzursuz olmak, rahatı kaçmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
münakaşa götürmemek — tartışmaya yer vermeyecek biçimde kesin olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
şaka götürmemek — 1) bir durum veya iş hafifsemeye, dikkatsizliğe gelmemek Rica ederim gülmeyiniz, iş pek naziktir, şaka götürmez. H. R. Gürpınar 2) şakadan hoşlanmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği götürmemek — dayanmamak, katlanamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
içi götürmemek — 1) acıklı bir durum karşısında dayanamamak 2) kıskanmak, çekememek 3) vicdanına sığdıramamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
başı götürmemek — ses ve kalabalıktan dolayı başı ağrımak … Beypazari ağzindan sözcükler
bırakmak — i 1) Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak 2) nsz Koymak Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı. T. Buğra 3) Bir işi başka bir zamana ertelemek Gezmeyi haftaya bıraktık. 4) Unutmak Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım? 5) Bulunduğu yeri veya durumu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iç — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
münakaşa — is., Ar. munāḳaşa Tartışma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller münakaşa etmek münakaşa götürmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük